top of page

YARATICILIK VE ÇOCUK




Yaratıcılık üzerine düşünme şansınız oldu mu hiç? Sizce yaratıcılık nedir? Doğuştan sahip olunan gizil bir güç müdür? Ya da gelişme potansiyeli sonsuz olan ve keşfedilmeyi bekleyen sağ beyindeki bir elmas mıdır? Yaratıcılık ile zekâ arasındaki ilişki nedir? Zeki insanların yaratıcı olduğunu söylemek sizce ne kadar doğru? Yaratıcı düşünmeyi engelleyen şeyler nelerdir? Yaratıcılık nasıl geliştirilir?





Evet, bu yazımızda tüm bu soruların cevabını bulabilirsiniz. İlk olarak yaratıcığın ne olup ne olmadığı üzerine konuşalım isterseniz. Yaratıcılık, insanoğlunun doğuştan sahip olduğu ve gelişim konusunda sınır tanımayan yönüdür. Zekâ ile yaratıcılık arasında doğrudan bir bağlantı yoktur yani zeki insanların daha yaratıcı olduğunu düşünmek bizi yanıltacaktır. Size şöyle bir gerçekten bahsetmek istiyorum: Zekâ düzeyleri farklı olan iki çocuk aynı başarıyı sağlayabilir. Nasıl mı? Tabi ki yaratıcılıkla.

Yaratıcılıkla ilgili birçok tanım vardır. Fakat herkesin kabul ettiği bir tanıma ulaşmak güçtür. Belli başlı, kabul gören tanımlar ele alındığında ise, yaratıcılık; bilgi, hayal gücü ve değerlendirmenin bir işlevidir. ( Akt: Clark, 2002). Çağımızda en çok üzerinde durulan düşünme yeteneği olan yaratıcı düşünme becerisi, birçok farklı düşünme yeteneğinin bileşimini içermektedir. Yaratıcılık her ne kadar doğuştan getirilen bir özellik olsa da geliştirilmesi için gereken bazı yetenekler vardır. Biraz da bunları inceleyelim.
Yaratıcı düşünme yetenekleri akıcılık, esneklik, özgünlük, zenginleştirme, aktarım, probleme duyarlılık, problemi tanımlama, görselleştirme ve analojik düşünme olarak tanımlanabilmektedir. Buna göre;

Akıcılık: Açık uçlu bir soruna ilişkin, sözel veya sözel olmayan birçok fikir üretme yeteneğidir.
Esneklik: Soruna farklı açılardan yaklaşma, farklı kategorilerde düşünce üretme veya sorunu farklı bakış açılarıyla görebilme yeteneğidir.
Özgünlük: Orijinal fikirler üretme, eylemde ve düşüncede diğer insanlardan farklı olma, düşünmede esnek veya alışılmışın dışında omadır.
Zenginleştirme: Geliştirme, ayrıntılandırma, süsleme ve bir düşünceyi tamamlama yeteneğidir.
Aktarım: Gerçek yaratıcılıktır. Bir nesne veya fikri uyarlayarak, birleştirerek veya kullanımını değiştirerek, yerine başka bir şey koyarak yeni anlamlarını, uygulamalarını, adaptasyonlarını görerek başka bir şeye çevirmedir.
Problemlere duyarlılık: Problem bulma, zorlukları tespit etme, eksik bilgiyi bulma ve sorular sorma yeteneklerinden oluşur. Albert Einstein, yaratıcı insanların müthiş birer problem bulucu olduğunu vurgulamıştır.
Problemi tanımlama: Probleme duyarlılık göstermeyle ilişkilidir, gerçek problemi tanımlama yeteneğini, problemin önemli ve önemsiz kısımlarını ayırmayı, problemi netleştirmeyi ve basitleştirmeyi, problemi alt problemlere ayırmayı, alternatif problem tanımlarını düşünmeyi ve bir problemi daha geniş bir biçimde tanımlamayı içermektedir.
Görselleştirme: Hayal kurma, nesneleri, fikirleri, olayları vb. aklın gözünden görmeyi, zihinsel olarak imge ve fikirleri yönlendirmeyi içermektedir. Görselleştirme önemli ve karmaşık bir yetenektir. Örneğin; yaratıcı yazma, zihinsel imgeler arasında ve yazı arasında bir öne bir arkaya gitmeyi gerektirir. Ayrıca imgelem diğer duyularda da gerçekleşir, sadece görsel olarak gerçekleşmez. Hem Mozart hem de Beethoven bestelerini önce hayal etmişlerdir.
Analojik veya metaforik düşünme: Fikirleri bir bağlamdan alıp başka bir bağlamda kullanma yeteneğidir. Ya da bir probleme uygun bir çözümü almayı içerir. Ya da bir durumla başka bir durum arasında benzerlikleri, bağlantıları, görmeyi içerir. Analojik düşünme bilim ve icatlarda yeni fikirler bulmak için yaygın olarak kullanılan etkili bir tekniktir (Davis, 2006: 240-243).
Yukarıda da belirtildiği gibi aslında hepimiz yaratıcı düşünme becerisiyle doğarız ancak eğitim sisteminin bazı gereklilikleri sebebiyle bu nadide özelliğimizi zamanla köreltiriz. Bireyin en yaratıcı olduğu yaş aralığı 7-8 yaş civarıdır. Lakin çocuklarımız bu yaş aralığında okula gitmektedirler. Bu dönemdeki çocuklar matematikti türkçeydi hayat bilgisiydi derken mantık çerçevesi kapsamında sol beyinlerini fazlasıyla kullanırlar.

Peki ya sağ beyin? O ne yapıyor bu esnada? Üzülerek söylüyorum ama gerçek şu ki yalnızlığına terk ediliyor. Tabii ki sağ beynini yalnızlığa terk etmeyen çocuklar da var. Genel popülasyona göre davranış farklılıkları gösteren çocuklarımız bunlar. Halk arasında yaramaz, yerinde duramayan, okul ortamında farklı davranışlar sergileyen ve farklı görüşlere sahip olan, var olan düzeni eleştiren, zaman zaman sisteme aykırı davranışlarda bulunan çocuklardan bahsediyorum. Alicanlar, Egeler, Ayşeler vb...
Peki, ama bu Alicanların, Egelerin, Ayşelerin suçu ne? Tabii ki diğerlerinden yani genel popülâsyondan farklı düşünmeleri, sağ beyinlerini daha çok kullanmaları. Evet, yanlış duymadınız sınıfın haylaz, yaramaz diye nitelendirilen çocuklarından bahsediyorum; keşfedilmeyi ve anlaşılmayı bekleyenlerden. Dersin akışını esprilerle bozan, işleyişi sorgulayan, eleştiren, güneşi maviye boyayan, domuzun kafasını, atın bacağını, zürafanın boynunu, aslanın yelesini bir hayvanda birleştirip yeni bir hayvan resmeden çocuklardan bahsediyorum.
Yaratıcı çocukların davranışları öğretmenlerin gözlem notlarına şöyle yansıyabilir. “ Bu çocuk biraz tuhaf. Dersi de dinlemiyor, sürekli kendini ispatlama çabası içerisinde susturamıyoruz. Dersin akışını bozan espriler yapıyor, konuyla alakasız sorular soruyor! Resim çizmeyi bile beceremiyor.’’ Bu cümleleri duymak bizi şaşırtmadı.
Sanırım öğretmenimizin de biz ebeveynlerin de çocuklarımızı anlayabilmek adına biraz olsun yaratıcı düşünmeye ihtiyacımız var. Peki, ama yetişkinler olarak neden yaratıcı düşünemiyoruz? Nasıl yaratıcı düşünebiliriz? Gelin biraz da bunun üzerinde duralım, yaratıcı düşünmemize engel olan şeyler neler?
Aslında yukarıda yaratıcı düşünme yeteneklerinden bahsetmiştim. Bu yetenekleri kullanmamak ya da tam tersini uygulamak yaratıcı düşünmemizi engelleyen şeylerdir.
Yaratıcı düşüncenin önündeki engellerden ilki mantıklı düşünmeye çalışmaktır. ( Esneklik yeteneğine aykırılık) Genelde bize mantıklı olmamız gerektiği söylenir! Sağ beyne inen bir darbe daha. Nedir bu mantık hayranlığı, insan bazen özgürce saçmalayabilmeli. Saçmala azıcık, mantık mantık nereye kadar!

Mantıkla beraber bizi engelleyen başka şeyler de var tabii. Bunlardan bir ikincisi de eleştirilmekten korkmak. Peki ya hiç düşündünüz mü insanoğlu neden eleştirilmekten korkar? Cevap basit, hatalarımız ile yüzleşmekten korktuğumuz ve kendimizi kusursuz görmek istediğimiz için. Aslında herkes kusursuz olmadığını bilir ve bu yüzden de eleştirilmeye gelemez. Yapmamız gereken şey bu durumla yüzleşmeyi kabul etmektir. İnsan eleştirilmediği sürece yol alamaz, yeni fikirler üretemez, derin düşünemez. Bu durum yaratıcı düşünmemizi engeller, olaylara sığ bakmamıza neden olur, farklı bakış açıları kazanamayız. ( Akıcılık, esneklik, özgünlük yeteneğine aykırılık)
Bir diğeri ise tek cevap aramak ve odağı sabit tutmak, tek çözüme odaklanmak yani koverjant düşünmek. ( Akıcılık, esneklik yeteneğine aykırılık)
Yaratıcı düşünebilmek için öncelikle kendi kendimize oluşturduğumuz engellerimizi ortadan kaldırmamız gerekir. Unutmayın herkes yaratıcı düşünebilir, yaratıcılıkta sınır yoktur, uçsuz bucaksız bir deniz misalidir, yaratıcılık bize dayatılanın aksine, düşüncede sınır tanımamak esnek olmak, bolca saçmalamak kimsenin düşünmediğini düşünebilmek yani orijinal olabilmektir.
O zaman yaratıcı olmak için ne yapıyoruz? Eleştirilmekten ve hata yapmaktan korkmuyoruz, mantık aramıyoruz, koverjant değil diverjant düşünüyoruz ve bolca saçmalıyoruz, düşünmeyi durdurmuyoruz, akıcılığı sağlıyoruz. Beyin jimnastiği yapıp hücrelerimizi koruyoruz. Hiçbir problemi çözümsüz görmüyoruz, A yolunu denedin olmadı B yoluna geç, o da olmadı C ye… Farklı bakış açıları geliştir kendine, kimsenin bakamadığı yerden bakmaya çalış, problemin çözümü için tek bir cevap arama, diverjant düşün! Kendine güven, paylaşmaktan çekinme. Yaratıcılık bize lütfedilen eşi bulunmaz bir özellik, bizi özgün kılan, diğerlerinden ayıran trait bir yapı. Hadi biraz da problemler üzerinden yaratıcı düşünelim ne dersiniz?

Anne Babaya Öneriler
Çocuğa gerçek ilgi, saygı ve kabulün gösterilmesi: Çocuklarda yeterliliğin ve yaratıcılığın gelişmesinde en önemli faktör anne ve babaların onlara yeterli derecede destek ve şefkat göstermeleridir. Başarılı çocuklar kendilerine, ilgi alanlarına ve arzularına saygı gösteren anne-babalara sahip olanlardır.

Sebatkâr bir tutumun anne-babalar tarafından çocuklara aşılanması: Scott’ın Fıtzwater’dan aktardığına göre, çocukların başarılı ve üretken olabilmeleri için, anne babalar;
• Rüyaların bir gün gerçek olabileceğine inanma
• Hedefe yönelik olma
• Azmin anlamından haberdar olma
• Gelişme ve değişmeye devam etme gibi özellikleri, tutumlarıyla ve sözleriyle çocuğa iletmelidirler.
Çocuğa özgürlük tanıma: Scott’ın Simon’dan (1985) aktardığına göre, çocuğun ileride yaratıcı bir yetişkin olması için, ilk önce kendisine güven duyması ve bağımsız bir kişilik geliştirmesi gerekir. Anne-babalar çocuklara bağımsız olma özgürlüğünü vermelidir. Yalnız anne-babalar bağımsızlığın dozunu iyi ayarlamalı ve onları kaldıramayacakları yükümlülükler altına sokmamalıdırlar.

Zenginleştirilmiş öğrenme çevresi: Böyle bir çevrede oyuna önem verilir, çünkü oyun çocukların yaratıcı potansiyelini arttıran bilişe ve davranışa ilişkin süreçleri harekete geçirmektedir. Böyle bir çevrenin başka bir özelliği de birçok yaratıcı yetişkin örneğiyle dolu olmasıdır. Böyle örneklerin varlığı çocuğun çeşitli alanlarda yeni beceriler ve davranış şekilleriyle yüz yüze gelmesini sağlar. Böyle bir çevre aynı zamanda geniş ilgi dağılımına cevap verecek malzemelere sahiptir. Okuma kitapları, sanat malzemeleri vb gibi. Böylece düşüncelere ve çeşitli ilgilere verilen önem, çocukların çevrelerini keşfedip deneyler yapmasını teşvik edecektir ( Wright, 1987).

Uzm.Kln.Psk. Deniz KURT






Kaynakça
1. Arık, A., Yaratıcılık. Ankara : Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 790. 1987.
2. Barron, F., Creative Person and Creative Process. New York: Holt, Rinehart and Winston, 1969.

40 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


PSİKOSENSE.png
bottom of page